31 Ağustos 2011 Çarşamba

Bir Türk'ün kaleminden.. Kürtler.!

  • Türkiye’nin Kürtleri ile ilişkileri üzerine söylenmemiş söz kalmış mıdır acaba dünya üstünde? O kadar rapor, gazete köşesi, makale, kitaba rağmen hala sonuç bir türlü gelmiyor. Türkiye devleti sanki bir pergelin sivri ucunu çözümün üzerine koymuş, etrafında daireler çiziyor. Yani merkezden ne kadar uzaklaşırsanız uzaklaşın, farklı nerede durursanız durun, çözüme hep aynı uzaklıktasınız. Uzakta…

    Bu satırların yazarı, açılımın yanlış gruba yapıldığını düşünüyor. Öncelikle sorunun adına “Kürt sorunu” demişsiniz, baştan sorunun Kürtlerde olduğunu satır altlarına işlemişsiniz. Sonra ülkenin o “Doğu” dediğiniz bölgesi dışında yaşayan insanlara “Kürt Sorunu”nu “Kürd’ün sorunu” olarak anlatmayı becerip, benden uzak olan yılan bin yıl yaşasın mantığını damarlarına sokmuşsunuz. Bu nasıl değişir? En büyük açılım Türklere gerekmektedir, kendini Kürtten üstün sanan Türk aklına…

    Şimdi televizyonlara bakın, bu konuları tartışan kaç Kürt kaç Türk görürsünüz? Türk aklı izin vermez bu sorunun Kürtlerce çözülmesine. Bir devlet asabiyeti vardır çünkü. Bişey yapılacaksa bile biz yaparız zihniyeti. Darbenin mamulü olan 80 sonrası kuşak ziyan olmuş bir kuşaktır. Apolitikleştirilmiş, politikleşenleri de “made in China” fikirlerle önceki kuşaklara kıyasla çok kırılgan ve asabi hareketlere girişmiş ve en nihayetinde memleketin sorunları karşısında somut fikirler üretememiştir. Ben size anlatayım sıradan bir Türk genci için Kürt sorununu. Türk genci apolitik büyür. Ailesinden sürekli “Aman çocuğum anarşiklere bulaşma” cümlelerini duyarak okullara uğurlanır. Okullarda şanlı tarihimiz damarlarımıza işlenirken, kimden nefret etmemiz veya kimi sevmemiz gerektiği fen dersinde bile satır aralarında bize iletilir. Ama yetmez… Milli Güvenlik derslerimize komutanlar girer ve biz 15-16 yaşlarımızdayken bize iç ve dış düşmanlarımız hakkında engin bilgiler verirler. Örneğin, herhangi bir sahil kasabasında, ya da Karadeniz’in bir şehrinde doğarsınız. Doğduğunuzdan beri televizyonda gördüğünüz bir haberdir Kürt sorunu… Donuk sesle konuşan spikerin anons ettiği ölü sayısıdır: Şehitler ve teröristler… Beyin sorgulamaz. Sadece emer bilgiyi. Acaba öbür taraf da haklı olabilir mi? sorusu Acaba Tanrı var mı sorusuna eş değerdir. Düşünmek istemezsiniz, düşünmek zahmetli bir iştir… Zihin bu soruyu da diğer cevaplanması zor sorgulanması acı bir süreç olan diğer sorular gibi bilinçaltının karanlığına gömer.

    Bahar J.Primavera. / Bir Türk'ün kaleminden..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder